Sağlık YaşamHaber Girişi : 26 Kasım 2024 12:55

MARMARİS KADINLARINDAN HÜKÜMETE “25 KASIM” PROTESTOSU

MARMARİS KADINLARINDAN HÜKÜMETE “25 KASIM” PROTESTOSU
     Marmaris Kadın Platformu; “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde bir protesto yürüyüşü yaptı ve atılan sloganlarla, hükümeti protesto etti.

MARMARİS KADINLARINDAN HÜKÜMETE “25 KASIM” PROTESTOSU
              Marmaris Kadın Platformu; “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde bir protesto yürüyüşü yaptı ve atılan sloganlarla, hükümeti protesto etti.
              Marmaris Atatürk Caddesi üzerinde yapılan yürüyüşe Marmaris sivil toplum kuruluşu ve siyasi partilere mensup, yaklaşık 60 kadın katıldı.

                  
                          Yürüyüş sonrası Marmaris Kadın Platformu adına Atatürk Meydanında açıklama yapan sinema ve tiyatro sanatçısı Selma Sonat; Kadın cinayetlerinin özünde politik olduğuna dikkat çektiği konuşmasında: “Bugün "kadına yönelik şiddet" üzerine konuşmamızı bekliyorlar. Hani o üzerine sloganlar attığımız, pankartlarla yürüdüğümüz, evlerimize döndüğümüzde unuttuğumuz olay... Herkes gerçeği biliyor ama kimse konuşmuyor ya da konuşuyor gibi yapıyor. Yüzümüzü kızartıp bir imza atıyoruz, sonra kaldığımız yerden hiçbir şey yaşanmamışçasına devam ediyoruz. Sonrası bir başka cinayete kadar süren derin suskunluk.
              Kadınları korumaktan söz ediyorlar. Kim koruyacak? Korunması gereken kim? "Kadına yönelik şiddet" diyorlar, peki ama terörün sahibi kim? Biz, susturulmuş kadınların sesini duyanlar, Biz, susturulmuş kadınların sesini duyurmayı görev bilenler, Biz, insan onurunun kutsallığına inananlar, Biz, özgürlük ve yaşam hakkını savunanlar…
               Kadına yönelik şiddetin sadece bireysel bir öfke patlaması olmadığının, bir ailenin kültürel değerlerine ya da bir toplumun “geleneğine” indirgenemeyeceğinin, toplumun her katmanında yeniden üretilen bir şiddet biçimi olduğunun farkındayız. Bunların yıllar içinde inşa edilen bir eşitsizlik düzeninin sonuçları olduğunu hepimiz biliyoruz. Tanıyı eğmeden, bükmeden dosdoğru koymak gerekir: Kadın Cinayetleri Politiktir! Kadına yönelik şiddet bireysel bir kötülük değil, politik bir tercihtir.
              Bugün bizi susturan ne varsa, o düzenin bir parçası. Bir kadının korkudan sessizleşmesi, bir diğerinin yardım çığlığını duymazdan gelmemiz, kadını hapsetme iradesini cesaretlendiriyor, sıradaki şiddete alan açıyor. Adaletin ertelenmesi ya da yarım bırakılması, haklardaki daraltmalar bilinçli şiddet tercihinin kullanışlı araçları. Oynanmakta olan oyunun farkındayız. Önemli olan sadece bir suçun işlenmesinden sonra verilen cezalar değil, o suçun hiç yaşanmamasını sağlayacak toplumsal bir dönüşüm kararlılığıdır. Her kadın cinayetinde, her şiddet olayında; susmanın, görmezden gelmenin, "bu benim meselem değil" demenin adı ise suç ortaklığıdır. Kadına yönelik şiddet, toplumsal eşitsizliğin, ayrımcılığın ve erkek egemen sistemin bileşkesidir. Biz kadınlar, cinsiyetimiz nedeniyle hayatımızın her anında tehdit altında yaşıyoruz. Bu tehdit, sadece fiziksel şiddetle değil, ekonomik, psikolojik ve sosyal baskılarla da şekilleniyor. Medyada, evde, sokakta, iş yerinde, siyasette şiddetin normalleştirilmesine isyan ediyoruz. Kadınlar özgür oluncaya, suskunluklar birleşip çığlık oluncaya kadar vazgeçmeyeceğiz. Benim bedenim, benim kararım sözünü her yerde duymaya devam edeceksiniz. Biliyoruz kolay olmayacak, bedeller ödeyeceğiz.  Ancak, bu bedel bir insanın bile hayatını kurtarabilecekse, buna değer. Kadın haklarını İstanbul Sözleşmesi, soyadı düzenlemeleri, 6284 sayılı kanun üzerinden tartışamazsınız, tartıştırmayız! Kadınların mücadelesi, insan haklarını savunan herkesin mücadelesidir. Bu, yalnızca kadınların sorunu değil; özgürlüğü arzulayan herkesin ortak çabası. Her gün bir kadın, birey olarak var olma hakkını koruyamadığımız için hayattan koparılıyor. Bizler ne haber kupürüyüz ne de istatistik tablolarını dolduran rakamlar. Bir kişiyi daha kaybetmemeye yeminli hayatlarız. Mücadelemiz, adaletin ve eşitliğin mücadelesi. Biz kadınlar, insanca yaşam hakkımızı savunurken yalnız olmadığımızı biliyoruz. Sesimiz, suskun fısıltıların çığlığı. Ve bu çığlık sisteminizi başınıza yıkana kadar kumdan kalelerinizin duvarlarında yankılanmaya devam edecek.Biz, kadınların özgür ve korkusuz yaşadığı bir dünya istiyoruz. Şiddetin sessizlikle değil, cesaretle engellendiği bir toplum hayali kuruyoruz.
                                 İşte bu yüzden, bugün burada insanlık adına bir söz veriyoruz: Şiddete karşı mücadelede asla geri adım atmayacağız! Hayal ettiğimiz dünyada özgürce saçlarımızı savuracağız. Kız kardeşliğimizle, yan yana, birbirimize yaslanarak, birbirimizin sesini duyarak ve duyurarak birlikte başaracağız.” dedi Ata SEVGİ AjansCANKA